BURSA’YA ÖVGÜ
Kütahyalı Vasfî (ö. 1876)
Divanında Bursa redifli şiir olan şairlerden sonuncusu 19. yüzyıl şairlerinden,
aslen Kütahyalı olan Ahmed Vasfî, diğer adıyla Kütahyalı Vasfî’dir. 1832’de Kütahya’da
doğmuş, medresede Arapça, Farsça ve edebiyat, şahsi gayretiyle de Fransızca öğrenmiştir.
Kâtip olarak devlet hizmetine giren Ahmed Vasfî, başka memuriyetlerde de bulunup
1876’da vefat etmiştir (Güner 1967, s. 42).
Bilinen tek eseri olan divanından sol gözünün
âmâ olduğu, meslek hayatındaki huzursuzluğu, memleketi Kütahya’dan uzaklaşmak özellikle İstanbul’a gitmek istediği fakat Kütahya’dan ayrılmadığı bilgilerine ulaşılır.
Vasfî 19. yüzyıl divan şairleri içinde başarılı sayılabilecek bir şairdir. Biyografik
kaynaklarda yer almayışını, sanat gücüyle değil, İstanbul’a gitmeyişiyle ilişkilendirmek
daha doğru olur (Köksal, 2016).
Vasfî’nin şiiri 5 beyit uzunluğunda gazel nazım şeklinde ve “Mefʻûlü Mefâʻîlü
Mefâʻîlü Feʻûlün” veznindedir. Şiirde “-ân” seslerinden oluşan, revî ve öncesindeki uzun
ünlüden meydana gelen zengin kâfiye (kâfiye-i müreddefe) yanında “-ı Burusa” şeklinde
redif kullanılmıştır. Şiir metni aşağıdadır:
Hoş geldi bana mekteb-i ʻirfân-ı Burusa
Tabʻımca bütün meşreb-i hûbân-ı Burusa
***
Sahrâları gezdik ne güzel yerleri vardır
Ol dem hele hâhişger-i iskân-ı Burusa
***
Şâyân-ı kabûl olmasa ger âb u hevâsı
Yatar mı Murâdiyyeʻde sultân-ı Burusa
***
Taʻmîr olunup ebniye-i sûk u mahallât
Gitdikçe tezâyüd buluyor şân-ı Burusa
***
Asla toyamam kaplucalar zevkine Vasfî
Olsam nice yüz bin sene mihmân-ı Burusa
BURSA’YA ÖVGÜ
Bana hoş geldi Bursa'nın irfan mektebi,
Zevkime uygun tüm güzel gönüller Bursa’da.
Gezip dolaştık o uçsuz bucaksız kırları,
Ne güzel yerleri varmış yerleşmek isteyen varsa, Bursa’da.
Eğer havası, suyu beğenilmese bile,
Yatar mıydı Muradiye’de koskoca sultan, Bursa’da?
Çarşılar, mahalleler yenilenip onarılıyor,
Her geçen gün daha da artıyor Bursa’nın şanı.
Kaplıcaların tadına doyamam bir türlü Vasfî,
Bin yıl misafir olsam da, az gelir bana Bursa’da!
Vasfî’nin gazeli Feyzî Efendi ve Nisârî Yaʻkûb Çelebi’nin şiirleri gibi şehir
medhiyesi niteliğindedir. Şair birinci beyitte irfan yuvası olarak nitelediği Bursa’yı çok
beğenir. Bu şehir güzellerin ve güzelden hoşlanan ince zevkli insanların şehridir. İkinci
beyitte şehrin ovalarını gezince Bursa’yı daha çok seven Vasfî, artık burada yaşamak
istediğini söyler. Gazelin üçüncü beytinde ise Bursa’yı sevme sebebini II. Murad’ın havası
ve suyunu sevdiği bu şehre Muradiye Külliyesi’ni yaptırması olarak açıklar. Dördüncü
beyte göre Bursa eski eserlerin tamiri, yeni bina, çarşı ve mahallelerin kurulmasıyla
büyüyüp güzelleşmektedir. Şair son beyitte Bursa’nın ayrılmaz parçası meşhur
kaplıcalarına değinerek yüz bin sene burada misafir olarak kalsa yine Bursa kaplıcalarına
ve yapılan eğlencelerine doyamayacağını belirterek şiirini bitirir.
(Köksal, 2016, s. 187, şiir numarası yok).
II. Murad döneminde şehir süratle büyüyüp toparlanmaya başladı. Sultan Murad, Fazlullah Paşa, Hacı İvaz
Paşa, Hasan Paşa, Umur Bey gibi devlet erkânınca tahsis edilen vakıflar sayesinde daha sonra bu adlarla
anılacak yeni bölge ve mahallelerin teşekkülü sağlandı (İnalcık, 1992, s. 446).
Köksal, M. F. (2002). Eski Şiirimizin Nadide Güzelleri. Türklük Bilimi Araştırmaları, (11),
161-168.
***Bu metin, KORKUT ATA TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisinde yayımlanan Yılmaz FARAŞOĞLU'na ait"Divan Şiirinde Bursa Redifli Şiirler" adlı çalışmadan alıntılanmıştır.