Seslendiren: Ödül Naz Erkul
BURSA
Çınarların elinden öp,
Saygıyla geç avluları:
Bu kemerler, bu kubbeler
Tarihin kapıları...
Gökten yere inmiş, uyur
Uluların uluları.
Çeşmeleri kim akıtmış,
Kim doldurmuş kuyuları?
Çekirge’de hangi eller
Isıtır, böyle suları?
Leyleklerin, fıkır fıkır,
Nedir dedikoduları?
Söyleyin: şu yamacın da
Koza mıdır kuzuları?
Kozalar taşır göğsünde
Nilüfer’in kuğuları...
Kuğum, kuğum, yollarından
Alıkoyma yolcuları!
Âhûdudu, âhûdudu,
Yetiş bardak doluları!
Nakışlardan, çinilerden
Gelir çiçek kokuları...
Yeşilin, alnın, mavinin
Açıkları, koyuları...
Kestaneler, çıtır pıtır,
Korların yavukluları..
Vişne, erik, dut, kiraz, nar,
Badem... cilve kutuları...
Şeftaliler, orucundan
Edecek oruçluları.
Yaramazlar, incitmeyin,
İncitmeyin usluları!
Güvercinler sizin olsun,
Bana verin kumruları!
Gelin odası olurdu
Döşeseniz kuytuları.
Âhûdudu, âhûdudu,
Yetiş bardak doluları!
Bursa’m, nasıl, gelinlik kız
Ettin dünkü yavruları?
Kıskanırım onlar için
Dokuduğun havluları...
Düşünürüm yana yana,
Uyunmamış uykuları...
Âhûdudu, âhûdudu,
Yetiş bardak doluları!
Artık, susalım.. yolcunun,
Burda kalsın duyguları...
Yeşil’den bir çağıran var
Batıları, doğuları...
Nerdeyse başlıyor Tekbîr
Ve Tehlîl uğultuları...
Şadırvanda beni bekler
Tarihimın uluları.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder